Osmanlı’da Oğlancılık veya Osmanlı’nın Sapkınları

Çağatay Yıldız
5 min readMay 24, 2019

--

“Gümüşüm ve altınım yok ki o güzel oğlanları avlamak için harcayaydım. Şimdi onlar parası bol olanlara av olmaktadırlar”

“Bu oğlanlara canını versen bile onu bir pula saymazlar. Bunlar parasızla pazarlık yapmazlar.”

Yukarıdaki iki dize Şehrengiz diye bilinen bir edebiyat türüne ait. Şehrengiz Osmanlı’da erkek güzelleri yani oğlanları anlatan edebiyat türüne verilen isim. Kimi kaynaklara göre erkek esnaf güzellerini anlatan tür olarak da geçiyor.

Osmanlı’da oğlancılık özellikle 15. yüzyıldan itibaren saraydan halka kadar toplumun bir çok yerinde farklı biçimlerde yaşamıştır. İşin temelini neyin oluşturduğuna dair bazı tartışmalar olsa da genel kanı savaş sonrası esirlerin, sistemin temelini oluşturduğu kanısında. Bir çok çocuk açık arttırmayla esirciler tarafından zengin Osmanlı erbabına satılmış, yüzü diğerlerine göre daha güzel olanlar ise saraya alınmıştır.

Savaş esirleri tüm toplumlarda öncelikli olarak cinsel bir sömürü olarak kullanıldı. Esirlerin satıldığı alanlarda ( Savaş esirleri Osmanlı’da bir çok ilde çeşitli merkezlerde satılmakta. İstanbul’da sadece Kapalıçarşı nın olduğu bölgede bile binlerce savaş esiri satılmaktaydı.) esirciler genç oğlanları çıplak bir şekilde sergiler ve açık arttırmayı kimi zaman öyle açarlardı. Öyle ki bu yerlerdeki içler acısı durum bir çok şiire de yansımış:

“Esir pazarına düşerse yolun

Girüb kapınından aklın yitirme

Tamkin ü basiret üzerinde bulun

Bir nazar affetsem ne olur, deme”

Aynı şiirin devamında ise erkek çocuklarla ilgili şu dize yer almakta:

“Acıdır her birin hikayesi pek

Esaret muhakkak ateşten gömlek

Lanet o esirci pelid zalime

Oğlanı çıkarıp mezdı üryan

Hicabtan yerlere geçer mumiyan”

Elbette satılan binlerce köle sadece sarayda veya zengin Osmanlı erbabında kalmadı. Kent merkezindeki bir çok yerde (özellikle hamamlarda) bu ilişkilere dair özel odalar açıldı ve kimi hamamlar bununla ünlendi. Devlet erkanından, parası olan insana bir çok kişi bu hamamları doldurdu.

(Öyle ki Osmanlı edebiyatında Hammamiye diye bir türün olması da hamamlardaki oğlancılığa denk düşüyor. Ayrıca Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu ilişkilere dair bir çok örnek bulundurmaktadır.)

Saraydan, topluma oğlancılığın bu kadar yaygınlaşması öyle bir hal almış ki padişah önündeki esnaf alayının resmi geçit törenlerinde pezevenkler ve oğlanlar padişahı selamlamıştır.

( Evliya Çelebi seyahattaname’de bu selamlamalardan bir kaç örnek verir. Örneklerden bir tanesi şu şekilde.:

“Sazcı aptal pezevenklerin esnafı. 300 nefer haşa pirleri yoktur! ”

Evliya Çelebi bu grubun İstanbul’un çeşitli yerlerinde olduğu ve hayatını geçindirmek için esnafa av olduğunu söyler.)

Sarayda ve kent merkezlerindeki bu duruma karşın bir çok Türk köyünde sosyal yaşam gayet normal. İslamın etkisinin çok az olduğu Türk köylerinin şehirle olan bu kopukluğu da bir çok metne konu olmuş. Türk kadınının minareyi ilk kez görmesinden, köylü bir Türk’ün oğlancılık diye bir şey olduğundan haberdar olmasına dair bir çok fıkra ve metin bulunmaktadır. Bu metinlere dikkat ettiğimizde tek eşliliğin, kadının kimi yerlerde tarımda öne çıktığının da örneklerini görebiliyoruz. Aradaki bu sınıfsal uçurum aslında Osmanlı’nın sosyal yaşamına dair bir çok ipucu barındırıyor. Oğlancılığın bir geçim kaynağı olarak kent yoksulları üzerinde yaygınlaşması da bunların bir örneği.

Kadının yok sayıldığı ve neredeyse toplumun hiç bir yerinde gözükmediği bir ortamda zaten erkekler arası ilişkiler çeşitli boyutlarda yaşanıyordu. İslamın toplumdaki tüm çıktıları kadını yok saydığı için haremlik selamlık gibi kimi uygulamalar kadınların da kendileri içinde farklı cinsel yöntemler geliştirmelerini sağladı. Öyle ki haremdeki kadınlar, hizmetçi kalfalar zıbık adı verilen yapay erkek organını kullanmışlar. Bu durumun ortaya çıkması ise ölümle cezalandırılmıştır. Çok eşli Osmanlı toplumunda halkın içerisinde eve kapalı kadınlarda da bu gibi çeşitli cinsel haz yöntemleri ortaya çıkmıştır.

Toplum içerisindeki oğlancılığa geri dönecek olursak meyhanelerde kabadayılara hizmet eden oğlanlar gün içerisinde esnaflarda çırak olarak çalışmaktadırlar. Yazının başındaki “esnaf güzelleri” de buna denk düşüyor. Berber, terzi gibi bir çok meslekte olan “esnaf güzelleri” “esnaf fahişeleri” olarak da geçiyor.

Unutmadan ilginç bir not düşmemde fayda var. Osmanlı zamanında alkol kullanımı ve meyhane sayısı bilinenin aksine oldukça fazla. Evde erkeklerin çeşitli sofraları ve bu sofraların sakileri oluyor. Saki kelimesi bizim bildiğimiz gibi içki sunan kadın anlamına gelmiyor. Osmanlı içki sofralarında biraz makyajlı, parlak, güzel oğlan çocukları masalara sakilik ediyor.

Bu mesele de elbette edebiyatta iz bırakmış ve şöyle demiş şair (eski türkçeyle çok anlaşılmadığı için direkt çevirisini yazıyorum):

“Ey saki çoktan beri gelip de kucağımda konuk olmadın

Derdime de elindeki kadehle derman olmadın”

Yavuz Sultan Selim’in Yazdırdığı Seks Kitabı

Yavuz Sultan Selim dönemin şeyhülislamı Kemal Paşazade’ye bir seks kitabı yazdırmış. Osmanlı döneminde padişahların gerek yazdırdığı gerek çevirtip okuttuğu bu kitaplara bahname ismi verilmekte. Bahname lerde küçük uzuvların nasıl büyüyeceğinden, gebelik pozisyonlarına kadar farklı konular işlenmekte. Yavuz Sultan Selim ‘in yazdırdığı bahname bu konuların dışında oğlancılığa dair bir çok minyatür barındırmakta. ( elbette diğer bahnamelerde de oğlancılıkla ilgili minyatürker ve metinler bulunmaktadır. ) Özellikle İslamcı ideolojinin köprülere ismini vermekten çekinmediği Yavuz Sultan Selim’in bahnamesi ise buna dair en uç örneği vermekte.

Bahnedeki minyatür şu şekilde:

Minyatür üstündeki Osmanlıca metnin Türkçesi şu şekilde:

“bir şeyhin gençliğini anımsaması kurgusu aracılığıyla, bir genç adamın fantezi maceraları ve romantik anıları(dır).”

Türkiye Diyanet Vakfı çok da şaşırmayacağımız bir iş yapıp, mevcut bahnameyi sansürlemiş. (en son yarım yamalak bir link vardı onu da kapatmışlar)

Osmanlı’daki bu çarpıklığı belgeleyen bahnameler elbette çeşitli yollardan Türkiye’den çıkarılmış. En son bir porno dergisi veya seks kitabı İngiltere’de açık arttırmaya çıkarıldı. ( link ) Bir çok kaynakta yazıldığı gibi bu sergide de Osmanlıda sapkın bir cinsel yaşamın olduğu ve bu sapkın yaşama dair yazılı yayınların çok yaygın olduğu belirtiliyor. Bu konuda da Türkçe bir çok kaynak bulunmakta.

Osmanlı’nın Sapkınlarından Ensar Vakfının Sapıklarına

Osmanlı’da kadını yok sayan, eve kapatan zihniyet erkek çocuk köleler üzerinden yıllar boyu bir cinsel yaşam inşa etti. Esir yerlerinden binlerce çocuğu masaya saki yaptı. Sarayda varlık içerisinde yaşayan Osmanlı köylüyü, halkı çürümeye ve yoksulluğa mahkum etti. Ta ki meşrutiyet ve Cumhuriyet devrimine kadar. Cumhuriyet devrimi oğlancılığın bir çok belgesini sistematik bir şekilde yok etti. Öyle ki kimi belgeler — dergiler yurtdışında yıllar sonra müzayedelerde satışa sunuldu. Saray sapkınlarını yurtdışına sürdü ve hatta orada dahi yakasını bırakmadı.

Cumhuriyetin bu demir yumruğuna karşın Osmanlı seviciliği hala yaşıyor ve besleniyor. Dinci vakıflar, tarikatlar yurtlar üzerinden son yıllarda yüzlerce çocuğa cinsel istismar uyguladı. İktidar eliyle beslenen sapkın Ensar vakfı kamu yararına çalışan dernekler statüsüne kadar getirildi. Yoksul anadolu halkının bir çok çocuğu bu tarikatlara teslim edildi.

Osman Hamdi Bey Yaradılış Tablosu

Yavuz Sultan Selim’den günümüz iktidarına bu topraklarda değişen bir şey yok. O dönemin gerici kökleriyle aydınlanma hala savaşmaya devam ediyor. Yavuz Sultan Selim’in seks kitabına karşı Osman Hamdi’nin Guernicası çarpışıyor ve çarpışmaya yıllar boyu devam edecek !

--

--

No responses yet